MUTLU KADIN MI? KUTSAL ANNE Mİ?
Röportaj: Şule Çizmeci
Radikal Gazetesi, Anneler Günü özel eki, 11 Mayıs 2007, s. 4
Boğaziçi Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmaya göre, kadınların iyi anne olmak için saçını süpürge etmesine gerek yok. Evlilikte düşünsel-cinsel uyumu yakalasınlar yeter. Çünkü mutlu kadının çocuğuyla ilişkisi de kaliteli oluyor.
Kaliteli bir evliliğiniz varsa, evliliğiniz de kalitelidir!... Uzman psikolojik danışman Seçil Çelik Özbeklik’in Mayıs 2006’da Boğaziçi Üniversitesi’ne teslim ettiği master tezinin özeti bu işte… Özbeklik “kutsal annelik” mitine el atarak, 216 kadının hem evlilik ilişkilerini hem de annelik durumlarını sorgu sual etmiş. Görmüş ki, evliliğinde mutsuz olan kadınlar ne yapsalar boş, ister saçlarını süpürge etsinler, ister paspas yapsınlar çocuklarıyla “kaliteli” ilişkiler kurmaları öyle kolay değil. İyi bir anne olabilmek için öncelikle kocalarıyla düşünsel ve cinsel uyumu yakalamaları şart.
1998’de mezun olduktan sonra çiftler ve ailelerle çalışan Özbeklik’le “Kaliteli Evlilik / Kaliteli Annelik” adlı araştırmasından yola çıkarak evlilik ve annelikte kalite standartlarını yakalamanın yollarını konuştuk;
Neden tezinizde “kaliteli evlilik ve kaliteli annelik” temasına odaklandınız?
Aile bağları çok güçlü bağlar ve insanın hayatında çok önemli yeri var. Evlilikteki aksaklıklar hem iki bireyi, hem de çocukları çok etkiliyor. Bu açıdan bireyi aile içinde değerlendirmek önemli. Bugüne kadar Türkiye’de sorunlu çocuklara yönelik araştırmalarda “sorun” hep çocukta aranmış, hiç annelerin etkisine bakılmamış. Benim tezim bu anlamda farklılık gösteriyor. Anne bebeğini kucağına aldığı an kanat takmıyor, ne melek ne şeytana dönüşüyor. Bir insan olarak devam ediyor hayatına. Tam da bu nedenle annenin çocuğuna daha iyi ya da daha kötü tavır sergilemesini etkileyen bir sürü faktör var aslında.
Yani size göre anne “kutsal bir varlık” değil.
Annenin yaptığı iş kutsal bir iş, ama o kutsal mesleği icra edebilmesi için onun da beslenebilmesi lazım. Bir kadını en çok besleyen şeyse evliliği. Aileye baktığınızda kadın birçok rolü aynı anda yürütüyor.
Annenin rolünün abartılması evliliklerin çatırdamasına mı neden oluyor?
Bunun çok önemli bir etkisi var. Yalnız bu durum sadece bize özgü değil. Dünyada yapılan araştırmalar da doğumu takip eden ilk iki senenin çok zorlu geçtiğini gösteriyor. Hakikaten bir bebeğin çok fazla talebi var ve bunların karşılanması gerekiyor. Ama kadının anne olduktan sonra kadın olduğunu unutmaması evlilikler için önemli.
Evlilikte “kalite standardı” nasıl ölçülür?
Hangi evliliğe iyi evlilik denmesi gerektiğine dair araştırmalar var, ancak bunlar arasında çoğunlukla bir uzlaşma yok. Birtakım ölçekler kullanıyoruz. Tartışma alanları, mutluluk oranları, tatmin, birlikte yaşadıkları uyum. Bana göre evliliği kaliteli yapan şeyler kadın ve erkeğin o ilişki içinde kendilerini mutlu ve güvende hissedebilmeleri, birbirlerine yakın olabilmeleri, ama aynı zamanda birey olarak kalabilmeleri.
Mutlu evlilikle kaliteli annelik arasındaki bağlantıya dönersek…
Araştırmamda evliliklerinde mutlu olan kadınların çocuklarına gösterdikleri sevgi ve sıcaklık oranının yüksek olduğunu saptadım. Diğerlerinin evlilik yolunda, evliliklerinde herhangi bir alanda sorun yaşıyorlar.
Klinik veriler araştırmanızın sonuçlarıyla uyum içinde mi?
Evet. Aile, çocukta sorun olduğunu düşünerek bir psikoloğa gidiyor. Aile içindeki dengeye bakıldığında anneyle çocuğun birbirinin içine geçtiği, erkeğin ailenin dışına bırakıldığı ve babanın çocukla çok fazla ilişki kuramadığını görüyorum. Anne çocuğa o kadar fazla odaklanıyor ki çocuğun en ufak davranışı abartılıyor. Çocuk anneyi mutsuz gördüğünde anneyi oyalamak için bir şeyler yapıyor. “Ben arada olmazsam, ben bunları yapıştırmazsam ayrılırlar” diye düşünüyor. Bunun için birleştirici rolü üstleniyor. Gerçekten de çocuktaki problemin çözüldüğü noktada, karıkoca problemleri daha fazla görünmeye başlıyor. Normal şartlarda, yani evlilikler yolunda gidiyorsa ya da anneler engellemediğinde babalar çocuklarıyla ilgililer.
Kentli ailelerde mutluluk grafiği nasıl bir seyir izliyor?
Çoğu evde denge bozulmuş durumda. Anne ve babalık rolleri çok abartılmış! Çocuk için yaşanan, unutulan hayatlar ve roller var ortada. Çocuk sınırlarını, nerede nasıl davranacağını bilmiyor, her zaman ilgi bekliyor. Ergenlik dönemine gelince sorunları artıyor. Çocuk anne ve babasını gerektiği gibi idealize edip yukarılara koyamıyor. Çocuk üstte, anne ve baba altta. Ve çocuk bu duyguyla ne yapacağını bilemiyor, boşluk duygusu ve depresyon çok ciddi oranda artıyor. Türkiye’deki uyuşturucu kullanımı, depresyon ve intihar oranlarındaki artışın bir miktarı da gençlerin ebeveynlerini dayanak noktası olarak bulamamasından, ebeveynlerin çocuğa nerede durması gerektiğini söyleyememesinden kaynaklandığı görülüyor.
Bu saptama tüm kesimler için geçerli mi? Yoksa üst sınıfı mı kapsıyor?
Neredeyse her grupta “Ben yapamadım, çocuğum için yapayım” yaklaşımı çok fazla. “Çocuğumla arkadaş gibi olayım” abartılıyor. Halbuki çocukların zaten bir sürü arkadaşı var; onların bir anneye ve bir babaya ihtiyacı var. Olanaklarından çok daha fazlasını veriyorlar. Özellikle çalışan anneler “Bütün gün çalışıyorum, çocuğumu göremiyorum, özlüyorum. Hiç olmazsa ona dokunarak uyuyayım, kokumu duysun” diyorlar. Ya koca çocuğu alıp aralarına uyuyorlar ya da anne çocuğun yanında uyuyor. Tabii bu da cinsel yaşamı olumsuz etkiliyor.
Evlilikte neden cinsel yaşam kısa sürede sıradanlaşıyor?
Türkiye’de genellikle evlendikten kısa bir süre sonra ilk bebek kucağa alınıyor. Dolayısıyla insanların ilişki yaşamak için çok fazla fırsatları olmuyor. Çocuk sayısı ne kadar fazlaysa, evlilikteki sorunlar o kadar az düşünülüyor; karı-koca o kadar az birlikte oluyor. Zaten cinsel hayatlarında problem olduğunda da, bunu çok fazla önemsemiyorlar. Mesela danışanlarım da cinsel meseleleri ilk mesele olarak sunmazlar. Boşanmak istediklerini çünkü anlaşamadıklarını söylerler. Oysa çoğu evliliğin ilk başından beri cinsel problemler yaşarlar.
Kadının evlilik ve annelikte “kaliteyi” yakalayabilmesi için neler gerekli?
Kadının kendi annesinden sevgi ve kabul görmesi, çalışma hayatından memnuniyeti ve hayatındaki stresli olayların olup olmaması evliliğin ve anneliğin kalitesini belirlemede etkili. Kocasıyla uyumlu, tatminkar ilişkisi de önemli. Her şeyden önce kocasıyla bir aradayken mutlu olabilmesi, huzur bulabilmesi, keyifli sohbetler yapabilmesi, konuşabilmesi ve kadınlığını hissedebilmesi önemli. Çocuğunu uygun miktarda besleyebilmesi için eşiyle ilişkisinden beslenebilmeli.