Anasayfa / Evlilik / EVLİLİK MAKALELERİ / EVLİLİK İLİŞKİSİ ÇOCUK GELİŞİMİNİ ETKİLER


  
EVLİLİK İLİŞKİSİ ÇOCUK GELİŞİMİNİ ETKİLER

“ÇOCUKTUR, ANLAMAZ” DEMEYİN!

Toplum olarak çocuk gelişimi konusunda temel bazı bilgi eksikliklerimiz ve yanlış inançlarımız bulunmaktadır. Bu yanlış inanışlardan birincisi bazı annelerin, eşleri yeterince iyi bir baba olamasa bile kendilerinin anne olarak çocuklarına tek başlarına yetebileceklerini düşünmesidir. Hâlbuki çocuk bakımı ve yetiştirilmesi tek başına gerçekleştirilemeyecek kadar zor bir iştir. Anneler bu zorlu işe tek başlarına kalkışsalar ve bunda başarılı olacaklarına inanmak isteseler de eşlerinin desteği olmaması halinde bazı alanlarda ister istemez eksik kalacaklardır.

Başka bir yanlış inanış ise kadınların çocuklarına hem anne, hem de baba olabilecekleri düşüncesidir. Kadınlar ne kadar iyi anne olurlarsa olsunlar, çocuklarındaki baba ihtiyacını karşılayamazlar. Çocuğun sağlıklı gelişimi için hem anneleriyle, hem de babalarıyla kuracakları sağlıklı ilişkilere ihtiyacı vardır. Kadının annelik rolünü benimseyebilmesi için çocuğuyla kurduğu birebir ilişki tek başına yeterli olsa da erkek için durum biraz daha karışıktır. Erkeğin babalık işlevlerini üstlenmesi ve yerine getirebilmesi için karı-kocalık ilişkisinin sağlıklı olması, eşiyle mutlu bir birliktelik yaşaması önem taşır. Bazı ailelerde, evlilikler kötü gitse ve karı-koca mutsuz dahi olsa bunun çocuklardan gizlenebileceği düşünülür. Hatta bazı durumlarda karı-koca arasında hiçbir ilişki kalmamasına, var olan ilişkileri de mutsuzluk ve kavgalar yönlendirse dahi “çocuklarımın mutluluğu için eşime katlanıyorum” ifadeleri duyulur. Buna rağmen çocuğun sadece yeterince iyi anne-babalara değil aynı zamanda mutlu bir evlilik ilişkisi içinde yaşamaya da ihtiyaçları vardır.

Çocuklar anne babalarının karı-koca olarak mutluluklarını da, mutsuzluklarını her zaman fark ederler. Anne babalarının sırf kendileri yüzünden mutsuz evlilikleri içine mahkûm olduğuna inanırlarsa, bu durum nedenini bilemedikleri ve engelleyemedikleri çok derin bir suçluluğa neden olur. Bu suçluluk duygusu ise gelişimlerinde ve kuracakları her türlü ilişkide hayat boyu süren aksaklıklara yol açar.  

     
Çocukların mutlu bir aile ortamında büyümeleri sağlıklı gelişimleri için çok önemlidir. Aile hayatındaki mutluluğu en büyük oranda garanti eden şey ise, aileyi kuran karı-kocanın arasındaki ilişkidir. Son yıllarda yapılan araştırmalar, anne babalık işlevlerini en iyi şekilde yerine getirebilen ebeveynlerin, karı-koca olarak sağlıklı ve mutlu bir ilişki yaşayabilen anne babalar olduğunu ortaya koymaktadır. Aynı şekilde araştırmalar anne-babası arasındaki huzurlu, güvenli ve mutlu bir evliliğe tanık olarak büyüyen çocukların duygusal, bilişsel ve sosyal olarak en sağlıklı çocuklar olduklarına işaret etmektedir. Bu şekilde büyüyebilen çocukların akademik alanda, sosyal aktivitelerde ve profesyonel iş yaşamında daha başarılı olabildikleri, daha sağlıklı kadın-erkek ilişkileri kurabildikleri gözlenmektedir.             

Evlilik ilişkisindeki mutluluk, anne-babalık işlevlerinin yeterince iyi bir şekilde yerine getirilmesine yardımcı olur. Kadın ve erkek, birbirlerine sundukları keyif sayesinde çocuklarına daha rahat ve huzurla yaklaşırlar. Tek başına gerçekleştirilmesi neredeyse mümkün olmayan çocuk bakımı ve yetiştirilmesi konusunda birbirlerine destek ve yardımcı olurlar. Yorulup, bunaldıklarında çocuklarını güvenle eşlerine teslim edebilirler. Çocuklarını eşlerinden korumak zorunda hissetmezler; kendilerine mutluluk veren eşlerinin çocuklarına da aynı mutluluğu sağlayacağından emin olabilirler. Çocuklarına, içinde yaşayacakları huzurlu bir aile ortamı sağlarlar. Sağlıklı ve mutlu bir evlilik ilişkisi çocuğun gelişimine çok olumlu katkılarda bulunur:

  • Çocuklar anne ve babalarının mutluluğunu görerek büyür.

  • Anne babası arasında yaşanan sorun ve kavgalarda taraf tutmak zorunda kalmadan, annesini üzen babasına ya da babasını üzen annesine tepki duymadan, hem annesiyle hem de babasıyla sağlıklı ilişkiler kurarlar.

  • Hayatlarını anne babalarının mutsuzluğuna çare olmaya çalışarak geçirmek zorunda hissetmeden kendi benliklerini keşfedebilir ve hayatlarını duygusal açıdan daha özgür yaşayabilirler.

  • Kadın ve erkek rollerini daha rahat ve güvenle üstlenirler. Büyüdüklerinde karşı cinsle ilişkilerinde daha başarılı olur ve daha sağlıklı aileler kurabilirler.

Özellikle 0-2 yaşlar arasında çocuk öncelikle annesiyle bir aradadır, daha çok annesini görür. Bu dönemde çocuk açısından baba ikincil öneme sahiptir. Buna rağmen, kadının anneliğe yeterince iyi bir geçiş yapabilmesi, çocuğunun ihtiyaçlarını karşılayabilmesi için kocasına olan ihtiyacı en üst seviyededir. Çocuğun bu yıllarda annesinin duygularındaki tüm değişimleri hissedebilecek bir donanımı vardır. Annesinin onun ihtiyaçlarını karşılayıp karşılamadığı kadar, ihtiyaçlarının hangi duygularla karşıladığı da çocuk için önemlidir. Çocuk annesinin mutlu ve huzurlu olduğunu hissedebildiğinde, çocuk da mutlu ve huzurlu tavırlar sergiler. Annesi herhangi bir sebeple yorgun, gergin, huzursuz, kaygılı veya mutsuz olduğunda bebeğin daha fazla ağladığı, daha zor sakinleştiği ya da daha az huzurlu ifadeler takındığı gözlenir. En azından ilkokul yılları başlayana kadar geçen süre içerisinde kendisiyle ilişki kuran insanların duygularındaki değişimi, kendisinden kaynaklı olduğunu düşünme eğilimindedir. Yani annesi mutlu olduğunda da, mutsuz olduğunda da bunların kaynağının kendisi olduğunu düşünür.

Bu yıllarda her ne kadar anne hissettiği olumsuz duyguları çocuğundan gizlemek için özel bir çaba sarf etse de, bunu başarabilmesi pek mümkün değildir. Hissettiği olumsuz duyguları çocuğundan saklamaya gayret etmesi yerine _ki bunda çoğunlukla başarılı olmayacaktır_ kadının hissettiği olumsuz duyguların kaynağını bulup, bunları değiştirmek için çaba göstermesi gerekir. Bu dönemde annenin duygularına olumlu ya da olumsuz en fazla katkıda bulunan şey, eşiyle yaşadığı ilişkinin kalitesidir. Bu noktada kadının eşiyle mutlu ve sağlıklı bir ilişkisi varsa, eşinin yanında kendisini huzurlu ve güvenli hissedebiliyorsa bunları aynen çocuğuna da yansıtacaktır. Bu şekilde çocuğuna sevildiğini, güvende olduğunu, değerli ve önemli olduğunu hissettirerek çocuğunun gelişimine en önemli katkılardan birini sağlayabilecektir.         

Çocuk ilk ilişkiyi annesiyle kurar. Hayatındaki diğer önemli kişileri annesinin bakışlarını ve duygularını takip ederek tanır. Annesinin kocasına karşı hissettiği olumlu duygular, çocuğun babasına daha kolay ve güvenle yaklaşabilmesine olanak sağlar. Bu durumda baba, annesinin sevdiği, güvendiği ve annesini mutlu eden adamdır. Aynı şekilde çocuğunu kendisine yaklaşması ve ilişki kurması için yönlendirebilen bir karısı olması halinde, erkek babalık işlevlerini yerine getirebilmek noktasında daha başarılı olur.

Psikolojinin bir bilim olarak ortaya çıktığı neredeyse bir asırlık zamandan beridir annelerin çocuk gelişimi üzerindeki etkileri etraflıca araştırılmıştır. Bu doğrultuda çocuğunun fiziksel ve duygusal ihtiyaçlarına duyarlı, bu ihtiyaçları karşılamak için istekli ve başarılı olabilen, çocuklarına yeterli miktarda sevgi, şefkat ve kontrol sağlayabilen annelerin çocuk gelişimini en iyi şekilde destekledikleri ortaya konmuştur. Buna rağmen annelerin çocuklarına bunları “NASIL” sağlayabileceği üzerinde çok daha az düşünülmüştür. Hâlbuki bir çocuğun bakımı, sağlıklı bir şekilde büyütülmesi, hiç bitmeyen ihtiyaçlarının uygun şekilde karşılanması dünyanın en zor işidir. Kadın anneliğe geçtiğinde bir anda kanat takıp, sonsuz güçleri olan bir meleğe dönüşemez. Çocuğunun ihtiyaçlarını fark edip bu ihtiyaçları yeterince iyi yerine getirebilmek için annenin ihtiyaçlarının da görülüp karşılanması gerekir. Bunları en iyi görüp karşılayabilecek olan kişi de eşi olacaktır. Eşi tarafından ihtiyaçlarının görülmesi ise evliliklerindeki mutluluğa bağlıdır.    

Sağlıklı bir karı-kocalık ilişkisi olan ailelerde çocuk hem annesiyle hem de babasıyla farklı ve özel bir ilişki kurar. Diğer yandan sağlıklı ilişkilerin yaşandığı ailelerde, karı-kocalık ile anne-babalık birbirinden ayrı tutulur. Kadın-erkek olarak yetişkin hayatına özgü ihtiyaçlarını eşlerinden karşılarken, tüm mutluluğu çocukları üzerinden yaşamak zorunda hissetmezler. Kaldı ki, bir anne babanın hayatındaki en önemli varlık ve mutluluklarının en önemli kaynağı çocukları olsa bile, bir çocuk anne babasının hayatındaki tüm mutsuzlukları giderebilmeyi başaramaz. Anne babasının, kadın-erkek olarak yetişkin hayatına özgü başka ihtiyaçları da vardır ve çocuğun kendisi de bir yetişkin olana kadar bunları anlaması mümkün değildir. Buna rağmen, anne babasını mutsuz gördüğünde tüm hayatını onları mutlu edebilmek için yaşamak zorunda hissedebilir ve maalesef hiç başarılı olamazlar.

Sonuç olarak, karı-kocaların, anne-babalık işlevlerini ve görevlerini sağlıklı bir şekilde yerine getirmek için evliliklerini duygusal olarak beslemeleri; karı-kocalık ilişkilerini tatminkâr tutmayı sağlamanın, birbirleriyle özel ve yakın bir ilişki kurabilmelerinin yollarını bulmaları gerekir. Aksi taktirde, evliliklerindeki olumsuzlukları çocuklarına ve anne-baba oluşlarına yansıtmaları kaçınılmazdır. Her anne baba çocuğuna içten ve büyük bir sevgiyle bağlıdır ve çocuğu için en iyisini yapabilmeyi, çocuğuna en iyi geleceği sunabilmeyi ister. Bununla birlikte, çoğu zaman göz ardı edilse de, bu isteklerini gerçekleştirebilmelerinin en güvenli ve kolay yolu eşleriyle mutlu bir evliliklerinin olmasıdır.     

SEÇİL ÖZBEKLİK
Uzman Psikolojik Danışman