Evlenen iki kişi çoğunlukla çok farklı düzen ve ilişkilerin hüküm sürdüğü ailelerden gelmişlerdir. Günlük hayatın düzenlenmesi, ilişkilerin nasıl yürütülmesi gerektiği, kadın ve erkeğin rollerinin nasıl uygulanacağı gibi konularda farklı inançlar geliştirmişlerdir. Çoğunlukla evlilik hayatı hakkındaki inanç ve beklentilerinin neler olduğunun eşlerin kendileri de farkına varamazlar; pek çoğunu kelimelere döküp kendilerine dahi anlatamazlar. Evlendikleri andan itibaren, hatta evlilik öncesi hazırlıklardan başlayan süreçte tartışmalar, hayal kırıklıkları gündeme gelmeye başlar.

Evliliğin ilk iki-üç yılında eşlerin aşması gereken önemli bir dönem ortaya çıkar. Bu noktada eşlerin evlilik öncesine ait alışkanlıklarını, ilişkilerini, beklentilerini ve inançlarını yeniden gözden geçirmeleri ve orta yolu bulabilmeleri gerekir. Bunlardan bir kısmını değiştirebilmeleri, bazılarını düzenlemeleri ve gerektiğinde her ikisine de uyacak yenilikler getirmeleri beklenir. Örneğin sosyal yaşantı, aile ve arkadaşlarla ilişkiler, cinsel yaşantı, maddi konular, iş yaşantısı, ev işleri, evin düzeni, rol paylaşımı, işbölümü gibi konular her iki kişinin beklentilerine yakınlaşacak şekilde yeniden düzenlenmelidir.

Evlenmeden önce uzun yıllar birbirlerini tanımış olan çiftler bu ilk üç yılda daha az sorun yaşamazlar. Hatta evlenmeden önce birlikte yaşamış olan çiftler dahi, evliliğe alışma ve yeni bir düzen kurma dönemi olarak tanımlanabilecek ilk üç yıla ait sorunlardan nasiplerini alırlar. Zannedilenin aksine ilk yılda daha az sorun yaşama ihtimali olan çiftler, birbirlerini daha kısa süredir tanıyan ve buna rağmen evlenen çiftlerdir. Bu çiftler ilk yılda birbirlerini tanımaya uğraşırlar. Ancak kaçınılmaz olarak genellikle ikinci yıldan itibaren onlar da ilişkilerini yeniden düzenlemek zorunda kalırlar.

Evliliğin sağlıklı devamı için ilk üç yılda sıkıntıların ortaya çıkmasının normal olduğu da, gerekli düzenlemelerin yapılarak ortak yaşamın başlatılmasının gerekliliği de kabul edilmelidir.

SEÇİL ÖZBEKLİK
Uzman Psikolojik Danışman