Anasayfa / Evlilik / EVLİLİK HAKKINDA EFSANELER / "ÇOCUĞUN İYİLİĞİ İÇİN EVLİ KALINMALIDIR" efsanesi


  
"ÇOCUĞUN İYİLİĞİ İÇİN EVLİ KALINMALIDIR" efsanesi

Evlilik nasıl olursa olsun, karı-koca ne kadar mutsuz bir evlilik yaşıyor olurlarsa olsunlar çocukların "annesiz", "babasız" kalmaması için bu evliliklerin sürdürülmesi gerektiği, "yuvaların dağıtılmaması", "kurulu düzenin bozulmaması" gerektiği inancı ülkemizde en sık karşılaşılan özellikle de çocuklar aaçısından en zararlı olan YANLIŞ inançlardan biridir.Mutsuz evliliklerin yaşandığı ailelerde, çocuklara huzurlu ve güvenli bir yuva sunulması da, mutlu çocuklar yetiştirilmesi de neredeyse mümkün değildir.

Karı-kocaya düşen öncelikli görev, mutsuz evliliklerini olduğu haliyle sürdürmek yerine evliliklerini en iyi şekilde ve keyifle yaşayabilecekleri hale dönüştürmek için gereken her şeyi yapmaktır. Çocuklu ya da çocuksuz çiftlerin öncelikli sorumluluğu kötü giden evliliklerini öylece bırakmak yerine, evlilikleri içinde mutluluğu yakalamak için yapılabilecek her şeyi yaptıklarından emin olmaktır. Bu noktada “çocuklar için” mutsuz bir evliliği sürdürmek değil; çocuklarının içinde yaşayacağı mutlu ve huzurlu ortamların nasıl sağlanacağını bulunabilmelidir

Mutsuz evli çiftlerin kendilerine ve çevrelerine en fazla ifade ettikleri efsanelerden biri evliliklerini çocuklarının iyiliğini düşündüklerinden bitirmedikleri olur. Evliliğin sadece çocuklar için sürdürülmesi mümkün değildir. Evliliğinde mutsuz olan kadın ve erkek çocuklarıyla neredeyse hiç ilgisi olmayan başka konularda da emin olamadıkları, endişe ettikleri şeyler bulunduğu için evli kalmaya devam ederler. Örneğin:

“Boşanmanın hayatıma yükleyeceği değişecekleri kaldırabilir miyim?”,

“Hayatıma maddi ve manevi nasıl devam edeceğim?”,

“Boşanıp pişman olursam?”,

“Evin maddi yükünü nasıl kaldıracağım?,

Ya biz boşandıktan sonra tam istediğim gibi bir adam/kadın olursa?”, “Başka biriyle birlikte olursa buna nasıl tahammül edeceğim?”,

"Boşanıp başarısızlığa uğradığımı nasıl söyleyeceğim?”,

Bu saatten sonra yeni bir ilişki yaşayabilir miyim?”,

Ya sonraki ilişkilerimde de aynı sorunları yaşarsam?”,

Boşanırsam ailemle (annemle-babamla, v.s) ve arkadaşlarımla ilişkilerim nasıl olacak?”, v.s….

Çocuklarını “babasız” bırakmamak için evli kaldığını söyleyen kadın, mutsuz evliliği içinde kocasının kendisinden uzak durmak için eve ne kadar az geldiğini çocukların babalarıyla neredeyse hiç ilişki kuramadığını görmezden gelir. Aynı şekilde erkek çocuklarımın her ihtiyacını karşılıyorum derken çocuklarıyla annelerini ne kadar yalnız ve baş başa bıraktığını görmek istemez.       

Çocuklar hem annelerinin hem de babalarının mutluluğunu görmek isterler. Çocuklar evlilikler içinde mutsuz olunabilen zamanları görebilirler ve bunlar karı-koca tarafından üstesinden gelinebildiği sürece onlar için kalıcı sorunlar yaratmaz. Buna rağmen süreklilik hali onları hayatlarının her döneminde zorlar. Anne babasının mutsuz olduklarını hissettiklerinde, hele ki bunlar henüz anlayamayacakları yetişkin hayatına ait evlilik problemleri olduğunda, anne babalarının mutsuzluğundan kendilerini sorumlu hissetmeye, suçluluk yaşamaya çok müsait olurlar. Evlilik problemlerin içinde büyüyen, anne babasının sürekli mutsuzluğuna tanık olan çocuk akademik hayatında, iş yaşamında, sosyal aktivitelerde başarılı olabilir. Buna rağmen kendisiyle ilişkisinde, karşı cinsle ilişkilerinde, yakın ve içten ilişkiler kurmakta zorluklar yaşamaya yatkın olur.               

Kendisiyle barışık, mutlu ve sağlıklı çocuklar, ancak ve ancak iyi giden evliliklerin ve mutlu kadınlarla erkeklerin sevgisiyle yetiştirilebilir. Evlilikler bitse dahi, hem anne hem de babalarının yanında mutlu ve güvende olmayı arzu ederler. Bu şekilde mutsuz giden evliliklerin içinde yaşamaktansa, sağlıklı bir boşanma sonrasında anne babalarını geri kazanma şansını yakalayabilirler.   

SEÇİL ÖZBEKLİK, Uzman psikolojik danışman