ÇOCUĞUNUZA SEVGİNİZİ GÖSTERMENİN YOLLARI
Çocuğun anne-babasından sevgiyi hissedebilmesi çok önemlidir. İnsan yavrusu yaşayabilmek için bakıma muhtaçtır. Güvenli bir ortamda yaşayabilmesi, ihtiyaçlarının fark edilip uygun şekilde karşılanması, yeterli miktarda sevgi, bakım, şefkat ve korunma sağlanması, sağlıklı gelişimi için en önemli olan faktörlerdendir. Çocuğun temel ihtiyaçlarının karşılanmasında izlenen yol ve yöntemler çocuğa:
1. Kim ve ne olduğunu,
2. Nelere layık olduğunu,
3. Yakın ilişkilerin nasıl olması gerektiğini ve yakın ilişkilerden ne beklemesi gerektiğini,
4. Hangi düşünce, tutum, duygu ve davranış şekillerinin kabul edilebilir olduğunu,
5. Hangi durum ve ortamlarla nasıl baş edebileceğini,
6. Beklentileri karşılanmadığında nasıl davranması gerektiğini
7. Anne babalığın ne demek olduğunu, anne babadan nelerin beklenebileceğini,
8. Anne babanın davranış şekilleriyle çocuğun neler hissedebileceğini öğretir.
Aslında çocuk sevgi gördüğü kadar sevgi gösterebilmeyi, güven duyduğu kadar güvenebilmeyi, bakım gördüğü kadar bakım gösterebilmeyi, kabul edildiği oranda kabul etmeyi öğrenir. Herhangi bir sebeple (ölüm, hastalık, olumsuz ve zor hayat şartları, vs.) anne babası çocuğunun temel ihtiyaçlarını yeterli oranda karşılayamadığında ya da çocuğuna fiziksel ve/ya sözel şiddet uyguladığında, çocuğuna ilgilenilmediğine, önemsenmediğine, sevilmediğine, kabul edilmediğine ve değersiz olduğuna dair mesajlar verdiğinde, çocuğun kimlik duygusu ve güvenli bağlanma becerisi hasar alır. Kimliğine ve bağlanma şekillerine dair yaşadığı bu olumsuz deneyimler ise gelecekte arkadaşlarıyla, eşleriyle, çocuklarıyla ve genel olarak da hayatın kendisiyle kuracağı ilişkilerde tekrarlanır.
Her anne-baba çocuğunu çok sever. Çocuklarına karşı hissettikleri bu sonsuz sevgi sayesinde çocuğunun sürekli değişen ihtiyaçlarını fark edebilmek, bunları karşılayabilmek, çocuğunu en iyi şekilde büyütebilmek için ihtiyaç duyduğu gücü bulur. Çocuğun, çocuk olduğu süre zarfında anne-baba olmanın ne kadar zor ve zahmetli bir iş olduğunu, anne-babanın çocuğuna karşı hissettiği büyük sevgi olmadan çocuk büyütmek kadar zor bir işin başarılamayacağını anlayabilmesi neredeyse imkansızdır. Bu yüzden de anne-babaların hissettikleri sevgiyi çocuklarına gösterebilmelerinin yollarını bulmaları gerekir. Bazı durumlarda anne-babalar bu yolları bulmakta başarısız olabilirler. Çocuklara duyulan sevginin gösterilmemesinde genellikle birkaç neden etkili olur:
1. Anne-babanın kendisi de çocukluğunda kendi anne-babasının sevgisini çeşitli nedenlerle hissetmekte zorlanmışlardır. Sevgiyi hissedemediklerinde çocuklarının kötü hissedebileceğini az-çok anlarlar da, sevgilerini gösterebilmek için neler yapabileceklerini bilemezler.
2. Anne-baba kendi hayatlarında çok fazla olumsuz olay ve stresli durumla baş etmek zorundadır. Mutsuz, huzursuz ya da güvensiz bir ev ortamında yaşamaktadırlar. Örneğin, eşleriyle aralarındaki sorunlarla, yakınların hastalıkları veya ölümleriyle veya maddi kaygılarla, evde bakım isteyen insanların-çocukların ihtiyaçlarını karşılamakla uğraşmak zorundadırlar. Kendileri de sevgiyi ihtiyaç duydukları yerlerde hissedemiyorlardır. Bazen de uğraşmaları gereken zorluklarda o kadar yorgun düşerler ve yaşadıkları olumsuzluklar o kadar ağır basar ki, çocuklarıyla birlikteyken hissettikleri olumlu duyguları çocuklarına gösterebilmeye güçleri kalmaz.
3. Çocukları için en iyisini yapmak, en iyi şekilde yetiştirmek noktasında o kadar takıntılı olurlar ki bulabildikleri her yazıyı okumaya, her konuşulanı uygulamaya çalışırlar. Diğer bir değişle, uzmanlar eşliğinde ve onların “doğru” olarak tanımladıkları doğrultusunda çocuklarını büyütmeye uğraşırlar. Örneğin çocuklarını nasıl beslemeleri gerektiğini doktorlardan, nasıl uyutmaları gerektiğini ve hatta çocuklarına neler söylemeler gerektiğini psikologlardan öğrenmeye çalışırlar. Bu noktada ise bazen çocuklarının gerçek ihtiyaçlarının ne olduğunu anlamakta ve kendileri gibi davranabilmekte yetersiz kalırlar.
Peki, anne-baba olarak çocuklarınıza hissettiğiniz sevgiyi gösterebilmeniz için neler yapmanız gerekir? Bunlar da kısaca şöyle özetlenebilir:
1. Gereksiz streslerden kaçının; her şeyi mükemmel yapmaya çalışmayın: Anne-baba olmak zaten yeterince stresli ve zor bir iştir. “Çocuğumla da çok iyi ilgileneyim, evim de çok düzenli olsun, işimde çok iyi olayım”, v.s gibi birçok şeyi aynı anda “mükemmel” yapmaya çalışırsanız gereksiz yere strese girer ve hiçbir şeye yetişemezsiniz. Çocuğunuza sevginizi yeterince iyi gösterebilmek için bir miktar rahatlık önemlidir. Siz çocuğunuzun yanında rahat ve huzurlu oldukça, vereceğiniz huzur ve rahatlık da artacaktır. Bebeğinizle baş başayken zihniniz bir yandan yapılması gereken diğer işlerle meşgul olursa, çocuğunuz sevginizi tam olarak hissedebilmekte zorluk yaşar.
2. Varolan streslerinizi azaltmak için yöntemler bulun: Hayat her zaman düz bir çizgide ve sorunsuz ilerlemez. Bazı dönemler sorunlar ve krizler artar. Sıkıntılı dönemlerden geçilirken bir yandan çocuğa gösterilen ilgi ve sevgi miktarı azalırken, diğer yandan çocuğun tavır ve davranışlarına karşı hoşgörü miktarı da azalır. Böyle dönemlerde anne-babanın öncelikle kendi sorunlarını çözebilmenin yollarını aramaları, çözemedikleri sorunları da çocuklarına yansıtmamanın yöntemlerini bulmaları gerekir. Diğer bir değişle çocuklarıyla sorunları arasındaki ayrımı yapabilmeleri gerekir. Sürekli mutsuz, huzursuz ve kaygılı bir anne-babayla yaşayan çocuk ne kadar sevgi görse de anne-babasının mutsuzluğunun sebebinin kendisi olduğunu düşünmeye başlar.
3. Zaman yaratın: Başka hiçbir şeyi düşünmeden, çocuğunuzdan başka hiçbir şeyle ilgilenmeden çocuğunuzla birlikte geçirebileceğiniz zamanlar yaratın. Bu zamanlar çok uzun olmak ya da aktiviteyle geçirilmek zorunda değildir. Bazen kucağınıza alıp ya da karşılıklı oturup sohbet edebilmek bile hem çocuğunuzu hem de sizi fazlasıyla doyurur ve mutlu eder.
4. Çocuğunuzla fiziksel teması ihmal etmeyin: Özellikle ilk 18 ay, bebeğin fiziksel teması hissetmesi, yani kucaklanması, okşanması, öpülmesi, ihtiyacı olduğu her an yanında olunması kişilik gelişimi için çok büyük önem taşır. Tensel temas insan hayatında o kadar önemlidir ki, yaşadığımız süre boyunca en az yemek yemek, su içmek, uyumak kadar ihtiyaç duyulur tensel temasa. Yetişkin olduğumuzda dahi en mutsuz ve en mutlu anlarda başka bir insanın sıcaklığına, dokunuşuna, sarmalanmaya ihtiyaç duyulur. Tensel temasın insana keyifli gelmesi ve aranması doğum ilk anından itibaren annenin kucaklamasıyla huzur bulunmasından, o sıcaklığın yeniden hissedilmesi arzusundan kaynaklanır.
5. Çocuğunuzu gereğinden önce kurallara alıştırmaya çalışmayın: Bazen “Yatağında uyumaya alışsın!”, “Saatli beslensin!”, “Bağımsız olsun”, v.s. gibi beklentilerle ve çocuk için iyi olacağı düşünülerek çocuklar gereğinden önce bazı kurallara alıştırılmaya çalışılır. Özellikle ilk 18 ay bebeği ihtiyaç duyduğu şey tam bir bağımlılıktır. Ağladığı her an yanında birini bulmalı, ağlamasına neden olan ihtiyacı neyse o ihtiyaç karşılanmalıdır. Bazen aile büyüklerinden gelen “Çocuğu her ağladığında kucağına alma, her ağladığında meme verme, alışır!” uyarısının uygulanması aslında çocuk tam bir hayal kırıklığı ve mutsuzluk kaynağıdır. Çocuk kendi başına kalabilme becerisini geliştirene kadar kucakta olmaya, annesinin sıcaklığını hissedebilmeye, her ağladığında ihtiyaçlarının karşılanmasına muhtaçtır. Bu ihtiyacı ne kadar fazla ve güzel karşılanırsa, ilerleyen zamanda bunu o kadar az talep eder.
6. Çocuğunuzla birlikteyken eğlenin ve ona eşlik edin: Çocuk ihtiyaçlarını ve isteklerini anne-babasına aktarmanın yolunu mutlaka bulur. Yeterince duyarlı ve çocuğuyla vakit geçirebilen anne-babalar da çocuğun mesajlarını anlayabilmeyi başarabilirler. Çocuğu mutlu eden ve ona keyif veren şeyleri anlayabilmek, bu noktada da çocuğa eşlik edebilmek hem çocuğa, hem de anne babaya keyif verir. Çocuğun hayallerine eşlik etmek, onunla dans edebilmek, şarkı söyleyebilmek veya çocuğun sevdiği şeyler her neyse bunları devam ettirebilmek anne-babaya da mutlu olmak ve mutlu edebilmek noktasında yeni yöntemler öğretir.
7. Büyümesine izin verin: Çocuğunuzun kendi başına yapabileceği şeyleri fark ettiğinizde, bunları destekleyin. Kendi başına yapabildiği şeylerle mutlu olabilmesine fırsat tanıyın. Yapamadığı şeyleri yapabilmesi için ortam sağlayın.
8. Son olarak da, sevginin ailenin tüm üyeleri arasında hissedilebildiği, huzurlu bir yuva sağlamaya gayret edin. Çocuğunuz sadece ona gösterebildiğiniz sevgiden değil, sevdiği diğer insanların da (annesinin, babasının, kardeşlerinin, v.s) sevgiyi hissedebilmesinden etkilenir.
SEÇİL ÖZBEKLİK
Uzman Psikolojik Danışman
*Bu makale Bebeğim ve Biz Dergisi, Sayı:39, Mart 2009’da yayınlanmıştır.